SEYYİD BÜKLÜ DEDE WEB SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ
 
SEYYİD BÜKLÜ DEDE
ANA MENÜ  
  Ana Sayfa
  İletişim
  Haberler
  Linkler
  Ziyaretçi defteri
  Resimler
  Seyyid Büklü Dede Kimdir?
  Büklü Dede Dergahı
  Büklü Dede Soy Seceresi
  Alevilik
  4 Kapı 40 Makam
  Semah Nedir?
  Cemde 12 Hizmet
  Musahiplik
  Alevi Ocakları
  Alevilikte Oruç
  Alevilikte Kirvelik
  Dedelik
  Deyişler
  On İki İmamlar
  Talip Nasıl Olmalıdır?
  Pir Nasıl Olmalıdır?
  Alevi Takvimi
  Kerbela Şehitleri
  Dersimde Bulunan Ocaklar
  Dersimde Bulunan Aşiretler
  Başköylü Hacı Hasan Efendi Nasihatleri
  İmam Ali'nin Yaşamı
  Nefs Mertebeleri
  Pir H.D. İle Dersim İnanci Üzerine Röportaj
  Vayloğ Dede Kimdir ?
  İsmail Dede Kimdir ?
  Haftalık Cem Muhabbetleri
ECDADIM SİZİ DOĞRULUKTAN DÜRÜSTLÜKTEN İNSANLIKTAN AYIRMIYA, KAZADAN BELADAN İFTİRADAN KORUYA. (Büklü Dede)
İmam Ali'nin Yaşamı
İMAM ALİ'NİN HAYATI
 
İmâm Ali (a.s) hicretten 23 yıl önce Mekke’de dünyaya geldi. Babası Ebû Tâlib ®, annesi Esed kızı Fâtıma ®’dır. Küçük yaşlardan itibaren, peygamberimiz onu kendi evine alarak, terbiye ve himâyesini bizzat kendisi üslendi. O, peygamberimize ilk îmân getiren kimseydi ve her zaman O’nunla beraberdi. Peygamberimizin biricik kızı Fâtıma (sa), O’nun eşi idi.

O; Putperestlerin, peygamber efendimizi öldürmek istedikleri o hicret gecesinde, canını ortaya koyarak Resûlullâh’ın yatağına yatan, hem Mekke’de ve hem de Medîne’ye hicret gerçekleştikten sonra ashâb ® arasındaki kardeşlik (musâhiplik) eşleşmesinde Hz. Peygambere kardeş olan, Resûlullâh’ın (s.a.a) hayatta olduğu dönemde yapılan savaşların çoğunda Allâh’ın izni ile Müslüman’ların muzaffer olmalarında olağanüstü emekleri geçen ve hakkında kudsî hadîs ile; “Lâ fetâ illâ Ali, Lâ seyfe illâ zülfikâr-Ali’den yiğit er Zülfikâr’dan üstün kılıç yoktur.” buyrulan, hendek savaşında Müslüman’larda korku ve gevşekliğin hâkim olduğu bir sırada, kimsenin karşısına çıkmaya cesâret edemediği elebaşı bir müşrîki, dillere destan kılıç darbesi ile cehenneme yuvarlayarak, Hz Peygamber’in (s.a.a); “Ali’nin bu kılıç darbesi diğer bütün insanlar ve cinlerin ibâdetlerinden daha üstündür/faziletlidir.” kelâm-ı şerîflerine mazhâr olan... kimsedir.

Ehl-i Beyt’in anlayışı ve yoluna göre, İmâm Ali (as), ilâhî emir gereği Hazreti Resûlullâh’ın (s.a.a.) hak halifeleri olan Oniki masum İmâm’ın ilkidir. Resûlullâh, İslâm davetini teblîğe başladığı günden itibaren, çeşitli münâsebetlerle, Hz. Ali’nin bu ilâhî hilâfet makâmının sâhibi olduğunu açıklamıştır. Özellikle de “Ğadir-i Hum” denilen mevkide vedâ haccı dönüşünde Hazreti Ali’yi hilâfet-İmâmet-Velâyet makâmına ilâhî bir emirle atamışlar, sahâbeden bir çok ileri gelenler de orada Hz. Ali’yi bu makâma atanmalarından dolayı tebrîk etmiş, kutlamışlardır. Ehl-i Beyt mektebinde bu münâsebetle “Ğadir-i Hum” olayının cereyân ettiği 18 Zilhicce günü “Ğadîr-i Hum bayramı” olarak kutlanır ki, bu günde, günün önemini belirten konuşmalar yapılır, İmâm’ın (a.s) kişiliği, hayâtı, mücâdelesi hakkında bilgiler verilir, ümmete, örnek bir “İnsan-ı Kâmil”  tanıtılmaya çalışılır.[39]

Ancak; Resûlullâh’ın vefâtından sonra bazı sebeplerden ötürü ilk üç halîfe ® döneminde İmâm-ı Ali’nin zâhirî hilâfeti gerçekleşmemiştir. Üçüncü Halîfe’den sonra Müslüman’larca halîfelik makâmına getirilen İmâm (as), kendisinden önceki halîfelerin atamış oldukları bir çok vâli ve devlet görevlilerini bulundukları makâma layık görmediğinden, onları azledip, yerlerine lâyık gördüğü kimseleri tayîn etti. Bu dönemde, çeşitli nedenlerden ötürü oluşan iç muhâlefet netîcesinde, İmâm (as), Cemel, Sıffin ve Nehrevan savaşlarını yapmak zorunda kaldı.

Hz. Ali ®; takvâda, Allâh’a ibâdette, cesârette, yiğitlikte, emînlikte, Hz. Resûlullâh’tan (s.a.a) sonra gelen ilk insandı. O, her zaman hakkı, adâleti, Allâh’ın şerîatını icrâ ediyor, mazlûmlara yardımcı, dost, zâlimlere ise düşmân idi. O’nun adâlet anlayışında, hiç kimse için bir ayrıcalık söz konusu olmayıp, Hakk’a âşık, adâlet timsâli bir zât idi.

İmâm Ali; ilimde ashâbın ® arasında en bilgini idi. Resûlullâh (s.a.a); “Ben ilmin şehriyim, Ali’de onun kapısıdır, şehre girmek isteyen kapıdan gelsin.”[40] buyurarak, Hz. Ali’nin bu derin ilmini beyân etmişlerdir.

“NEHCÜ’L BELÂĞA” kitâbı da, ilim deryâsı olan İmâm’ın (as), hutbe, mektûp, öğüt ve nasîhatlerinden bir kısmını içeren kıymetlibir eserdir.

İmâm Ali, bir sabah namâzı esnâsında dâhilî hâinlerden İbn-i Mülcem (l.a.) tarafından bir kılıç-hançer darbesi ile vurulmuş ve aldığı yaralar neticesinde şehâdet şerbetini içmiştir.[41]

Selâm sana, Ey ilim şehrinin kapısı!

Selâm sana, Ey Resûlullâh’ın kardeşi!

Selâm sana, Ey müminlerin velîsi

Selâm sana, Ey hakkında; “Ali’ye söven bana sövmüştür, bana söven de Allâh’a sövmüş olur.”, “Ali ile savaşan benimle savaşmıştır, benimle savaşan da Allâh ile savaşmış gibi olur.”, Ey Ali! Ben Kur’ân’ın tenzîli için savaştım, sen de te’vîli için savaşacaksın.”, “Ali’yi sevmek îmândan, O’na buğzetmek ise münâfıklıktandır...” buyrulan İslâm Askeri!

Selâm sana, Ey Hizbullâh’ın İmâmı!

Hz. İmâm Ali (as) buyuruyor; “İyilerle kötüler senin yanında aynı değerde olmasın. Çünkü, bu iyileri iyilik yapmaktan soğutur, kötüleri de kötülük yapmak da cüretli kılar.”[42]

“Son veda haccı idi peygamberin.

Onsekizinci günü Zilhicce’nin.

Çıktı yüksek bir yere ol Mustafâ,

Yanına aldı Ali’yi, bâsafâ.

Dinleyiniz ey garib ümmetlerim,

Anlatayım size vasiyetlerim.

Aranızdan ayrılığım çok yakın,

Hak yoldan çıkmayın, aman, sakın.

Bana îmânı olanlar, dinleyin,

Allâh’ın fermânını siz belleyin.

İki muhkem şey bırakırım size,

Haşr’e dek rehber olur bunlar size.

Birisi, Allâh’ın Kur’ân’ıdır,

Diğeri, Ehl-i Beyt’in irfânıdır.

İşte aldım ben Ali’yi yanıma,

Son sözü tekrarlarım ihvânıma.

Canla, başla siz Ali’ye sarılın,

Böylelikle Hak yoluna doğrulun.

Ben, kimin mevlâsı olduysam heman,

Ali’de mevlâsıdır, onun her zaman.

Kim beni severse, sever Ali’yi,

Ayrı bilmez, Peygamberle, velîyi.

Kim, Ali’ye düşman olursa heman,

O, benim de düşmanımdır her zaman.

Sonra dedi, ol Muhammed Mustafâ,

Ey ashâbım eyleyin ahde vefâ.

Sonra kaldırdı elini Fahr-ı Cihân,

Dedi: Yâ Rab! Şâhit ol sen de hemân.

Allâh’ım sen de sev Ali’yi seveni,

Sen de sevme Ali’yi sevmeyeni.

Düşman ol! sen de Ali’nin düşmanına,

Yardım eyle! Ali’nin yârânına.

Her kim Ali’den kaçarsa ey Hüdâ!,

O’nu benden dâima eyle cüdâ.

Kim hakâret eylese bu Ali’ye,

Ya, husûmet eylese ol velîye.[43]

Sen iki cihânda onu kıl hakir,

Bu duâmı müstecâb et yâ Kadîr!

İşitince hep sahâbe bu sözü,

Vecde geldi, güldü hepsinin yüzü.”[44]

Bugün 7 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!
DUYURULAR  
  HER YIL 10 TEMMUZ'DA BÜKLÜ DEDE ANMA TÖRENLERİ YAPILMAKTADIR.TÜM CANLARI BEKLERİZ...  
HACI BEKTAŞ VELİ'NİN SÖZLERİ  
  - Ara bul !
- Her ne ararsan kendinde ara!
- Dili, dini, rengi ne olursa olsun, iyiler iyidir.
- Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayın.
- İncinsen de incitme !
- Eline, diline, beline sahip ol !
- Kadınları okutun!
- Dinine dizlerinle değil, kalbinle bağlan!
- Okunacak en büyük kitap insandır.
- İnsanın değeri, yüreğinin ağırlığı kadardır.
- Düşünce, eylem ve sevgi, Tanrı’nın tadıdır.
- En büyük kerâmet çalışmaktır.
- Okunacak en büyük kitap insandır.
- İlim beşikte başlar, mezarda biter.
- En yüce servet ilimdir.
- İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
- Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu !
- Benim Kâbem insandır.
- Kendine ağır geleni başkasına yapma !
- Asıl kör, nankördür.
 
YUNUS EMRE'NİN SÖZLERİ  
  ” İyi sözün aslın bilen derdi bu söz nerden gelir
Söz aslını anlamayan sanır bu söz benden gelir ”
” Zehirle pişmiş aşı, kim yemeye gelir. “
” Seni sigaya çeken bir molla kasım gelir. “
” Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz. “
“Bütün âlemi bir şahsiyette toplamak, Cenab-ı Hakka zor gelmez..”
“Kasdım budur şehre varam Feryâd u [...]

 
HZ MUHAMMED'İN SÖZLERİ  
  -Kuran yedi nüans üzerine indirildi. Onun hiçbir harfi yoktur ki, bir hiç zahir, bir de batın mana taşımasın. Ebu Talip’in oğlu Ali’de bu zahir ve batına ait ilim mevcuttur.
-Sonradan özür dilemeyi gerektiren şeyleri yapmaktan kaçınınız.
-Bir gün birisiyle dost olduğunuzda, yarın onun bir düşman olabileceğini unutmayın.
-Mazlumun bedduasından sakınınız. O dua ile ALLAH arasında perde yoktur.
-İnsan dilinin altında gizlidir.
-Kabrimi ziyareti bayrama çevirmeyin.
-Bilgisizler içinde bir bilgili, ölüler içinde bir diridir.
-Cahiller cesur olurlar.
-Şeref, edep iledir. Soy ile değildir.
-Bir anlık tefekkür, bin yıl ibadetten hayırlıdır.
-En büyük düşmanın, iki kaburga kemiğinin arasında olan düşmandır.

 
NEFSİNE AĞIR GELENİ KİMSEYE TATBİK ETME (Hacı Bektaş Veli) Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol